Buradasınız

KİTAP TANITIMI: "AH, ŞU ATOM'DAN NELER ÇEKTİM!" [ÖMER ERSÜN]

Em. Büyükelçi ÖMER ERSÜN'ün, Şubat 2005 târihli "STRATEJİK ANALİZ" dergisinin Cild: 5, Sayı: 58, Sayfa: 75'de yayınlanmış olan yazısı:

KİTAP TANITIMI: "AH, ŞU ATOM'DAN NELER ÇEKTİM!"

Stratejik Analiz’in nükleer enerjiye ağırlık verdiği sayısında bu alandaki önemli bir kitabı okurlarımızın bilgisine getirmemek ciddî bir eksiklik olurdu. Çernobil kazâsının Türkiye üzerindeki etkilerini, Türkiye’de nükleer enerjinin geçmişini, Akkuyu Nükleer İhâlesi skandalını merak ediyorsanız Ahmed Yüksel Özemre’nin kitabını mutlaka okumalısınız. Başka hiç bir yerde bulamayacağınız bilgilere bu kitapta erişebilirsiniz. Kanada’da Büyükelçi olduğum dönemde bir kısmını, o tarihte gizli kaydıyla bildiğim Türkiye’de dönen oyun ve rezâletleri Sayın Özemre o nâzik üslûbuyla ancak bütün açıklığıyla anlatmış, çok da iyi etmiş. Genç kuşakların bizlerin nerelerden geçtiğimizi bilmesinde büyük yarar var.

Ancak, merak edip kitabı alacak olan gençlere bir uyarıda bulunmak zorundayım. Kitaba başlarken Sayın Özemre’nin üslûbunda yer yer klâsik Osmanlıca’nın izlerini görüp, cesâretleri kırılmasın. Kitabın “işlem bölümü” diyebileceğim, asıl bilgilerin ve olayların kaydedildiği sayfalar günümüz Türkçe'siyle ve kıvrak bir üslûpla kaleme alınmıştır. Yazarın kişiliği de fevkalâde ilginçtir ve sırf böyle bir insanı tanımak için dahî kitabı almaya değer. Özemre, Galatasaray Lisesi'nde benden iki sınıf büyüktür. Lisenin geleneği uyarınca istisnâsız herkesin bir lâkabı vardır. Özemre’nin lâkabı "Einstein"dı. Bu lâkabın boşuna verilmediğini kitabı okuduğunuzda veyâ eserlerinin listesine bir göz attığınızda hemen farkedeceksiniz.

Bilim tarihi meraklıları bilirler, günümüzün gerçek filozofları teorik fizikçilerdir. Özemre, daha ortaokul sıralarında teorik fizikçi olmaya karar vermiştir. Matematikte ve müspet bilimlerde üstün yetenekli Özemre, aynı zamanda kendisi reddetse dahî bir din bilginidir. Eski deyimle “imanla, fenni” kişiliğinde birleştirmiştir. Fransızlar çok nâdir rastlanan böyle insanlara bilge kişi anlamına “sage” derler. Kitabında da kısmen değindiği gibi bu nitelikleri ülkemizde cezâsız bırakılmamıştır. Alelâdeliğin geçer akçe olduğu toplum hayatımızda Özemre’lere ihtiyaç yoktur.

İşin kara mizah yönü, dindarlığı (belki de Osmanlıcası), Devlete sadakat ve bağlılığı sebebiyle soldan kendisine kuşkuyla bakılması, liyâkate öncelik tanıyan dürüst ve hakyemez kişiliği yüzünden sağdan “komünist hâmîliği” ile suçlanmasıdır. Kitabın başlığının bu haksızlığa duyduğu isyânın ifâdesi olduğunu sanıyorum. İsyân kelimesi belki de fazla kaçtı. Zîra, dengeli kişiliğiyle kendisine yapılan haksızlıklara dahî karşı hoşgörülü ve affedicidir. Bilim ve inancı meczetmenin iç rahatlığı, akıl ve mâneviyatı dünyâ malına üstün tutmanın huzuru Özemre’nin yaşama filozofça bakmasını sağlamaktadır.

Böyle aydın bir kişinin yer yer gençlerin anlamakta zorlanacağı bir Osmanlıca’ya neden bu kadar itibâr ettiği sorulabilir. Sebebini bilmiyorum ama tahminim şu: bizim kuşağımız Ahmet Hâşim, Hüseyin Rahmi, Abdülhak Şinâsi Hisar, Yakup Kadri ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi öz Türkçe'ye geçme döneminin son üslûp ustalarıyla yetişmiştir. Daima cehâletle mücâdele zorunda kalmış olan Özemre’nin tepkisini en ince nüanslarıyla ancak böyle ifâde edebildiğini sanıyorum. Galatasaray’da öğretilen Fransız dil ve edebiyatının zengin imkânlarıyla Türkçe’de ancak bu ustalardan öğrendiklerinizle mücâdele edebilirsiniz. Ayrıca, Özemre yirminci yüzyılın ilk yarısında görünen ve artık nesli tükenmiş olan tam bir İstanbul beyefendisidir.

Bu tanıtma yazısından önceden haberi yok, kendisinin iznini almadım. Zira, mütevazi ve mahçup kişiliği nedeniyle zor durumda bırakmış olurdum. Bu yazıdan sonra hem nükleerin Türkiye’deki serüvenini, hem de Özemre’nin kişiliğini merak edip, kitabı okuyacak olanların hiç bir mübalâğaya yer vermediğimi takdîr edeceklerine eminim. Genellikle ülkemizde böyle insanların gerçek değeri vefatlarından çok sonra birdenbire keşfedilir, tören ve anma günleri düzenlenir. Özemre gibi sayısız kitap kaleme almanız, eski fizik kitaplarınızı bir web sitesinde öğrencilerin istifâdesine sunmanız dahî bu kaderi değiştirmeyebilir. Ne yazık ki, iki yaş farkımız olduğu için benim bekleyecek fazla vaktim kalmadı. Nükleer enerji alanında ülkemizin bir şeyler yapma zamanı geldiği konusunda yeniden telkin ve tavsiyede bulunurken, okurlarımıza bir büyük bilim insanını, yaşamı süresince kadri pek bilinmemiş bir yurtseveri de tanıtmak istedim.

* * *

Tasarım & Geliştirme | kerataif