Buradasınız
EŞREF EDE EFENDİ HAZRETLERİ
31 Temmuz 2005
EŞREF
EŞREF
EDE EFENDİ HAZRETLERİ
Üsküdar'da Eşref Ede, hamzaviyyü-l
Himmetiyle olmuş idi nice uşşâka
Üveysî bir zât mı idi, ya da
Gerçek şu ki pekçok kimse O'ndan
Hazmetmişti cezbesini, sırrını
Bulunmazdı Üsküdar'da O'ndan âlâ
Teslîm idi tevâzuyla Levh-i Mahfûz
İdrâk ile boyun eğdi İslâm'ın her
Melâmet'in neş'esiyle için için
Cemiyetin içersinde "erimiş"ce
Setrederdi esrârını vakār u sükût
Edebi de etvârı da sığmaz tasvîre,
Her ân Hakk'ın huzurunda olmak
Nasıl gerçek kılınır bu? Nedir bu
Nazarları Hakk nûruyla olmuş idi
Kendisine düstûr oldu teberrâ ve
Ehl-i Beyt-i Resûlullāh âşığıydı
Pek feyizli sırr-u hikmet etti
Türbedârdı Hüdâyî'de, Aktarlar'da
Kutb u velî dostu idi; her ânı
Türbedâr'dan ve Seyyid'den, hem
İktisâb-ı feyz ederek, yârâna oldu
Bir bahçıvan gibi ekti rahmânî
Sohbet, nazar ve himmetle
Meyva verdi bu tohumlar, zamanla
Muhibbânın esrârında tecellî etti
Haberdârdı varlığından, yalnızca
Ancak ehli farkederdi, onda vech-i
Teslimiyyet âbidesi! Her kula
Mutasarrıf iken etti tasarrufdan
Ufûl etti "ellidörtte". Makāmı:
Ona göçtü denir mi ki? Hayy'dır,
melâmî,
Himmetiyle olmuş idi nice uşşâka
hâmî.
Üveysî bir zât mı idi, ya da
Kutbü-l Melâmet?
Gerçek şu ki pekçok kimse O'ndan
buldu selâmet.
Hazmetmişti cezbesini, sırrını
bilâ ifşâ;
Bulunmazdı Üsküdar'da O'ndan âlâ
dilgüşâ1.
Teslîm idi tevâzuyla Levh-i Mahfûz
hükmüne,
İdrâk ile boyun eğdi İslâm'ın her
rüknüne.
Melâmet'in neş'esiyle için için
coşardı.
Cemiyetin içersinde "erimiş"ce
yaşardı.
Setrederdi esrârını vakār u sükût
ile;
Edebi de etvârı da sığmaz tasvîre,
dile.
Her ân Hakk'ın huzurunda olmak
(düşün!) ne demek?
Nasıl gerçek kılınır bu? Nedir bu
güç, bu emek?
Nazarları Hakk nûruyla olmuş idi
mücellâ;
Kendisine düstûr oldu teberrâ ve
tevellâ.
Ehl-i Beyt-i Resûlullāh âşığıydı
bu velî;
Pek feyizli sırr-u hikmet etti
ondan tecellî.
Türbedârdı Hüdâyî'de, Aktarlar'da
müdâvim,
Kutb u velî dostu idi; her ânı
Hakk'la kāim.
Türbedâr'dan ve Seyyid'den, hem
Sâbit Efendi'den
İktisâb-ı feyz ederek, yârâna oldu
ma'den.
Bir bahçıvan gibi ekti rahmânî
tohumları,
Sohbet, nazar ve himmetle
yetiştirdi onları.
Meyva verdi bu tohumlar, zamanla
açtı çiçek;
Muhibbânın esrârında tecellî etti
Gerçek.
Haberdârdı varlığından, yalnızca
muhibbânı;
Ancak ehli farkederdi, onda vech-i
tâbânı2.
Teslimiyyet âbidesi! Her kula
olmaz vâkî:
Mutasarrıf iken etti tasarrufdan
tevakkî!
Ufûl etti "ellidörtte". Makāmı:
Hakk katında.
Ona göçtü denir mi ki? Hayy'dır,
Hakk'ın Zât'ında.
ferahlık veren.